Zamanımızı Nasıl Değerlendirmeliyiz?
Bizler nedâmet günleri gelmeden evvel Hak rızâsının bulunduğu her işe koşmalı ve boş şeylerle vakitlerimizi ziyan etmekten sakınmalıyız. Her günümüzü son günümüzmüş gibi uyanık bir gönülle yaşayıp bilhassa zamanımızı dolu dolu geçirmenin şuuruna ermeliyiz.
Rasûl-i Ekrem biz ümmetini îkaz sadedinde:
“–Ölüp de pişmanlık duymayacak hiç kimse yoktur.” buyurmuştur.
“–O pişmanlık nedir yâ Rasûlallâh?” diye sorulduğunda:
“–(Ölen), muhsin (ihsan sahibi, iyi) bir kişi ise, bu hâlini daha fazla artıramamış olduğuna; şâyet kötü bir kişi ise, kötülükten vazgeçerek hâlini ıslah etmediğine pişman olacaktır.” cevâbını verdiler. (Tirmizî, Zühd, 59/2403)
Yani sâlih kimseler bile, dünyada sahip oldukları nîmetleri, Allah yolunda niçin daha fazla sarf etmedik diye pişmanlık duyacaklardır. Gâfillerin nedâmetini ise ifâde etmeye kelimeler âciz kalır.
YERALTINDA EN ÇOK NE VARDIR?
Behlül Dânâ Hazretleri’nin:
“–Yeraltında en çok ne vardır?” sorusuna, yine kendisi cevap vererek:
“–Mevtâların «eyvah, vah-vah ve keşke»leri vardır!” buyurması da bu hakîkatin bir ifâdesidir.
Cenâb-ı Hak, zamanı doğru kullanma husûsunda ekseriyetle hüsran içinde olan kullarının, bu hüsrandan kurtularak ilâhî ikramlara nâil olabilmeleri için şöyle buyurmaktadır:
“Bir (hayırlı) işi bitirince, hemen başka bir (hayırlı) işe giriş! Hep Rabbine yönel!” (el-İnşirâh, 7-8)
Yani ibâdet ve hayırlı işlerin biri bittiğinde hemen diğerine koşmak, herhangi bir zamanın ibâdetsiz ve hayırdan uzak geçmesine fırsat vermemek îcâb eder. Mevlânâ Hazretleri ne güzel buyurur: “İbâdetlerin kabul ediliş alâmetleri, o ibâdetlerden sonra hemen başka ibâdetlere girişmek, birbiri ardınca hayırlara koştukça koşmaktır.”
ECEL NEDİR?
Yine Mevlânâ Hazretleri’nin tâbiriyle: “Ecel, verileni almadan önce, verilmesi gereken her şeyi vermek gerekir.” Zira âyet-i kerîmede buyrulur:
“Ey îmân edenler! Kendisinde artık alışveriş, dostluk ve kayırma bulunmayan gün (kıyâmet) gelmeden önce, size verdiğimiz rızıktan hayır yolunda harcayın. Gerçekleri inkâr edenler, elbette zâlimlerdir.” (el-Bakara, 254)
Rasûlullah Efendimiz de şöyle buyurur:
“Faydalı işler görmekte acele ediniz. Zira yakın bir gelecekte karanlık geceler gibi birtakım fitneler ortalığı kaplayacaktır. O zamanda insan, mü’min olarak sabahlar, kâfir olarak geceler; mü’min olarak geceler, kâfir olarak sabahlar; dînini küçük bir dünyalığa satar.” (Müslim, Îman, 186; Tirmizî, Fiten 30, Zühd 3)
Dolayısıyla fırsat eldeyken hayırda acele edip âhiret azığı tedârik etmeye bakmak her mü’minin hedefi olmalıdır. Dünyanın geçici zevk u safâsına, aldatıcı yaldızlarına kanmamak, burada sahip olunan malın, rüyada bulunmuş bir defineden farksız olduğunu unutmadan hakîkî ve ebedî hayâta hazırlanmak îcâb eder.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Hak Dostlarının Örnek Ahlakından 1, Erkam Yayınları