Zamanın İzâfîliği 1400 Yıl Önce Açıklandı

Zamanın izâfîliği 1400 yıl önce açıklandı. Zamanın izâfîliğinin önceden açıklanmış olması...

Bu muazzam sistemin yaratılışı, sonsuz kudret ve azamet sahibi Yaratıcı’mız için hiç de zor değildir. Âyet-i kerîmede buyrulur:

“Andolsun ki Biz, gökleri, yeri ve ikisinin arasında bulunanları altı günde yarattık. Bize hiçbir yorgunluk dokunmadı.” (Kâf, 38)

ZAMANIN İZÂFÎLİĞİ

Bâzı tefsirciler, altı günden maksadın, altı zaman dilimine yayılan altı dönem olduğunu belirtmektedirler. Bugünkü modern ilim de Kur’ân-ı Kerîm’deki bu ifâdeyi tasdîk etmektedir.

Muharref Tevrât ise, bu altı günü normal yirmi dört saatlik bir gün olarak görür ve “Yedinci gün olan cumartesi günü Allah dinlendi.” der. (Tekvin, Bâb 1:31) Bu îzah tarzı, Tevrât’ın bugünkü hâliyle ilmî hakîkatlerden ne kadar uzak, Kur’ân’ın ise bütün âyetleriyle her zaman ve mekânda ne büyük bir mûcize olduğunu açıkça göstermektedir.

Burada bahsedilen gün, husûsî bir zaman aralığıdır. Beşer boyutları içinde bir zaman ifâdesi olarak anlaşılmamalıdır. Müddeti ancak Allah tarafından bilinir. Allah Teâlâ şöyle buyurur:

“Allah, gökten yere kadar her işi düzenleyip yönetir. Sonra (bütün bu işler) sizin sayageldiklerinize göre bin yıl tutan bir günde O’nun nezdine çıkar.” (es-Secde, 5)

“Melekler ve Rûh (Cebrâîl), oraya, miktârı (dünyâ senesi ile) elli bin yıl olan bir günde yükselip çıkar.” (el-Meâric, 4)

Secde Sûresi’nin 5. âyetinde kâinâtın tedvîriyle ilgili bir zaman, Meâric Sûresi’nin 4. âyetinde de, melekler ve Cebrâîl (r.a.) için mevzubahis olan bir mesâfeyi ihtivâ eden farklı bir zaman bildirilmektedir. Yâni her iki zamanın da mevzûları farklıdır ve aralarında bir tenâkuz yoktur.

Bu itibarla denilebilir ki, Allah katındaki zaman mefhûmu, beşerin idrâk ettiği zaman anlayışından çok farklıdır. Bâzı müfessirlere göre bu ifâdeler, birer kinâyedir ve sürenin uzunluğunu belirtmek içindir. Fakat bu süre, mahlûkat için geçerli bir süredir. Hak Teâlâ için ise, hiçbir zaman mefhûmu geçerli değildir. Bilâkis bu zaman elbisesini varlığın üzerine giydiren, Allah Teâlâ’dır. Yoksa O, milyarlarca zamana sığmayacak bir hâdise olan Mi’râcı, “Habîb-i Edîb”ine elbette ki bir sâniyeden çok daha az bir zaman içerisinde ikrâm eden hayâl ve idrâkin kavrayamayacağı bir kudrettir. Bütün zaman ve mekân kayıtlarından münezzeh bir Sübhân’dır!..

İlim adamları, bu âyetlerden, son zamanlarda keşfedilen “zamanın izâfîliği” husûsuna da bir işâret çıkarmaktadırlar.

Zamanın izâfîliği şununla da sâbittir ki; Dünyâ kendi ekseni etrafındaki bir turunu 24 saatte tamamlar ve bir gün oluşur. Ay ise kendi ekseni etrâfındaki turunu 29-30 günde tamamlar. Bu sebeple Ay’da 14-15 gün gündüz, 14-15 gün de gece yaşanır ve Dünyâ’dan bakıldığında Ay’ın hep aynı yüzü görülür. Aynı şekilde diğer gök cisimlerinin de eksenleri etrafındaki dönüş süreleri ve gün mefhumları farklı farklıdır.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Rahmet Peygamberi, Erkam Yayınları

KİMİ ZAMAN NEFSÂNİ ARZULAR PUT HÂLİNE GELİYOR

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.