Zâriyât Suresi 10. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Zâriyât Suresi 10. ayeti ne anlatıyor? Zâriyât Suresi 10. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...
Zâriyât Suresi 10. Ayetinin Arapçası:
قُتِلَ الْخَرَّاصُونَۙ
Zâriyât Suresi 10. Ayetinin Meali (Anlamı):
Kahrolsun Allah’ın va‘dettiği şeylerden şüphe duyan o koyu yalancılar!
Zâriyât Suresi 10. Ayetinin Tefsiri:
اَلْحُبُكُ (hübük), sözlükte “sıkı bağlayıp sağlamlaştırmak; kumaşı sıkı, güzel ve sağlam bir şekilde dokumak” demektir. Göğün sahip olduğu “hübük”le alakalı şu izahlar yapılır:
› Muntazam, güzel ve süslü yaratılış. Nitekim az önce belirtildiği gibi dokumacının kumaşı güzelce dokuması bu kelime ile ifade edilir.
› Yıldızlar ve yıldız kümeleri.
› Yollar, yörüngeler. Nitekim rüzgârların esmesiyle çöllerin kumlarında ve durgun suların üzerinde meydana gelen dalgalara, yosma yapılmış saçlardaki kıvrımlara “hübük” denilir. Bu yollar ve yörüngeler, meleklerin hareketi, Allah’ın emirlerinin tebliği ve yerdeki şuurlu varlıkların amellerinin yükselmesi için de geçiş güzergâhlarıdır.
› Güçlü, çetin ve sağlam. “Üstünüzde yedi kat sapasağlam gök bina ettik” (Nebe’ 78/12) âyeti bu mânaya işaret eder.
› Çokça hareket eden.
Bunların hepsi gök için geçerli ve uygun düşecek mânalardır. Bu vasfıyla göğe yemin edilip peşinden “Siz Peygamber ve Kur’an hakkında çelişkili görüşler içindesiniz” (Zâriyât 51/8) buyrulması arasında şöyle bir irtibat kurulabilir:
Sahip olduğu çeşit çeşit gök cisimleri, galaksileri, sistemleri, yörüngeleri ve bunlara ait hareket nizamlarıyla gökler gerçekten çok sağlam, ince ve sanatkarâne bir denge içermektedir. Bu çeşitlilikle beraber akılları hayrete düşüren bu güzellik, nizam ve âhenk ise şüphesiz ilâhî kudretin azametini ve sonsuzluğunu göstermektedir. Dolayısıyla akıllı insanlara yaraşan, bu kesret âleminin ötesindeki ve temelindeki vahdeti idrak edebilmek, tevhide ulaşmak, Allah’ın varlığını ve birliğini kavramak, böylece tevhide yaraşmayan ve birbirini tutmayan söz ve davranışlardan kaçınarak sadece tek olan Allah’a kulluk etmektir.
Burada Peygamberimiz (s.a.s.) ve Kur’an hakkında sihirbaz ve sihir, şâir ve şiir, kâhin ve kehânet suçlamalarında bulunan; bir tarafta Allah’ın her şeyin yaratıcısı olduğunu söylediği halde bir taraftan putlara tapan; kıyâmetle alakalı inkâr ve şüphe bakımından farklı durumlar sergileyen müşrikler kınanmakta ve onlardan bu hallerini düzeltmeleri istenmektedir. Değilse sapıklığı baştan kabullenerek ilâhî hakîkatleri yalanlayan; hidâyet, iman, ilim ve irfana kapılarını kapatıp derin bir cehâlet çukuruna gömülen; alaylı alaylı “Sizin iddia ettiğiniz bu hesap günü de ne zamanmış?” diyen gâfiller, mutlaka cehennemde bu yaptıklarının cezasını çekecekler; dünyada çıkardıkları fitnelerin bedelini âhirette ateş üzerinde dağlanarak ödeyeceklerdir.
Buna karşılık, kâmil bir iman, büyük bir tevazu ve mahfiyet, tam bir teslimiyet ve samimiyetle Allah’a kulluğa devam edenlere gelince:Zâriyât Suresi tefsiri için tıklayınız...
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
Zâriyât Suresi 10. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...
YORUMLAR