Zâriyât Suresi 26. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Kuran Meali ve Tefsiri

Zâriyât Suresi 26. ayeti ne anlatıyor? Zâriyât Suresi 26. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Zâriyât Suresi 26. Ayetinin Arapçası:

فَرَاغَ اِلٰٓى اَهْلِه۪ فَجَٓاءَ بِعِجْلٍ سَم۪ينٍۙ

Zâriyât Suresi 26. Ayetinin Meali (Anlamı):

Hemen sezdirmeden âilesinin yanına geçti, çok geçmeden kızartılmış semiz bir dana kebâbı getirdi.

Zâriyât Suresi 26. Ayetinin Tefsiri:

Hz. İbrâhim’e insan şeklinde gelen misafirler, Lût kavmini helak etmek üzere vazifelendirilmiş meleklerdi. Gelip İbrâhim (a.s.)’a selam verdiler. İbrâhim (a.s.) da selamlarına karşılık verdi. Hz. İbrâhim çok misafir ağırlamıştı. Gelene gidene ikram etmişti. Fakat bunlar daha önce hiç tanımadığı cinsten, görülmedik acayip bir topluluk idi. Onların farklı bir maksatla geldiklerini hisseder gibi olmuştu. Misafirlere sezdirmeksizin önce yemek tedariki için ailesine koştu. Çok geçmeden kızartılmış, kebap yapılmış semiz bir buzağı getirdi. (bk. Hud 11/69) Hemen onu yakınlarına koyup: “Buyurmaz mısınız?” dedi. Yemeğe el uzatmadıklarını görünce onlardan işkillendi. (bk. Hud 11/70) Gönlüne derinden bir korku çöktü. Çünkü ikram edilen şeyi almamak, belki bir düşmanlığın ve art niyetin işareti olabilirdi. Onların melek olduklarını sezip, onların azap için gelmiş olmaları ihtimalini hatırına getirerek korkmuş olma ihtimali de vardır. Melekler onun korktuğunu anlayınca, korkmasına gerek olmadığını bildirip teselli ettiler. Onu bülüğ çağına erişince âlim olacak ve kendisine peygamberlik verilecek bir oğlan çocuğuyla müjdelediler. Bu çocuk Hûd sûresi 71. âyette belirtildiği üzere Hz. İshâk’tır. Saffat sûresi 101. âyette müjdelenen akıllı uslu oğul ise Hz. İsmâil’dir.

İbrâhim (a.s.)’ın misafirlerine karşı sergilediği bu davranışlardan, misafir karşılama adabıyla alakalı çok güzel edep kaideleri tespit edilmiştir:

  Misafiri güzel karşılama, önlerine kadar gitme ve bu iş için hazırlanmak.

  Gelen misafirin vereceği selama en güzel mukâbelede bulunmak.

  Misafire ikram edilecek yemeği hemen getirmek. Yemeği hazırlama ve getirme işini edebe uygun bir gizlilik içinde yapmak. Misafirin “yapma, etme, zahmete lüzum yok, eziyet olmasın” gibi sözler sarf etmesine fırsat vermemek.

  Misafirin rahat olması, ihtiyacını gidermesi için, ev sahibinin misafiri bir müddet kendi haline bırakması güzel karşılanmıştır. Çünkü misafirin, duyduğu utangaçlık sebebiyle ihtiyacını gidermede sıkıntı çekebilir.

  Misafir için ikramların en iyisini seçmek.

  Yemeği ikram etmek, fakat “Yiyin” diye ısrar etmemek.

  Misafirlerin yiyip içmelerinden derin bir haz duymak.

Hz. İbrâhim meleklerle konuşurken hanımı Sâre bir köşede bakıyordu:

Zâriyât Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Zâriyât Suresi 26. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...