Zayi Olan Nesiller

Cemiyet Hayatımız

Kur’ân-ı Kerim; önceki ümmetlerin maddî-mânevî çöküş ve dağılışını beyan buyururken, nesillerde meydana gelen ziyan ve kayboluşa dikkatimizi çekiyor.

Âyet-i kerîmede buyurulur:

“Onlardan (ehl-i kitâbın ilk nesillerinden) sonra hayırsız bir nesil geldi ki bunlar kitaba (yani Tevrât’a) vâris oldular, ama âyetleri tahrif etme karşılığında şu değersiz dünya metâını alıp; «Nasılsa affa nâil oluruz!» düşüncesiyle hareket ettiler. Af umarken bile; öbür yandan yine gayr-ı meşrû bir metâ, bir rüşvet zuhur etse, onu da alırlar.

Peki onlardan, Allah hakkında gerçek olandan başka bir şey söylemeyeceklerine dair kitapta mevcut hükümler uyarınca söz alınmamış mıydı? Ve kitabın içindekileri ders edinip okumamışlar mıydı?

Hâlbuki ebedî âhiret yurdu, Allâh’a karşı gelmekten sakınanlar için elbette daha hayırlıdır. Hâlâ aklınızı başınıza almayacak mısınız?” (el-A‘râf, 169)

KAYIP NESİL

Âyet-i kerîmede, ehl-i kitabın nesilden nesile mânevî mîrâsını intikalde yaşadığı kayba dikkat çekiliyor. Evet, evlâtlara kitap nakledilmiş, fakat o kitabın emir ve yasaklarına ittibâ şuuru verilememiş. Kitap; o nesillere okutulmuş, fakat gırtlaklardan aşağıya, gönle inmemiş, rûha sinmemiş...

Âhiret; bilgi olarak öğretilmiş, fakat mîzan korkusu, âkıbet endişesi, esas hayatın âhiret olduğu şuuru vicdanlara yerleşmemiş... Kuru bir mîrasçılık... Buna karşılık, menfaatperestlik gelmiş; Allâh’a isyan ve helâl-haram gözetmeme perişanlıkları yaygınlaşmış...

Bir başka âyet-i kerîme neticeyi hülâsa ediyor:

“Kendilerinden sonra yerlerine öyle bir nesil geldi ki namazı zâyî ettiler, şehvetlerinin peşine düştüler. İşte bunlar da azgınlıklarının cezasını bulacak/gayyâya yuvarlanacaklardır.” (Meryem, 59)

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Nesil Endişesi, Erkam Yayınları