Zekât Eğitimi Nasıl Olmalıdır?

Zekat

Zekat eğitimi nasıl olmalıdır?

Nasıl namaz ibâdetini yerine getirmek için, kıraat ve tecvid eğitimi almak, namazın şartları, rükünleri, vâcibleri ve sünnetlerini tahsil etmek lâzımsa; zekât ibâdetini alâkadar eden mâlûmâtı da, her mükellefin iyice öğrenmesi gerekir.

Maalesef, toplumda dînî tahsil eksikliğinin bir yansıması olarak, zekâtı etraflıca bilen pek azdır.

Bir yıl Kur’ân kursuna gidenler bile; yaşlarının küçüklüğü ve eğitimin mahdut müddeti sebebiyle, zekât husûsuna yeterince eğilemeden topluma karışmaktadırlar.

Bu sebeple;

Cami çıkışında açılan bağış sergisine bıraktığı veya karşısına çıkan bir sâilin eline sıkıştırdığı üç-beş kuruş ile zekât ibâdetini yerine getirdiğini zanneden nice insanımız vardır.

Birçok iyi niyetli ve hayırsever mü’min dahî; yaptığı yardımların, vermesi gereken zekâtın üstünde olduğunu zannederek, zekâtını ciddiyetle hesaplamaz. Hâlbuki belki de hesapladığında görecektir ki, verdikleri kâfî değildir, zekât borçlusudur.

Mahmud Sâmi RAMAZANOĞLU Hazretleri, mânevî evlâtlarına bu husûsu hatırlatır ve hesabı dikkatlice yapmalarını tembihlerdi.

Merhum pederim Hâce Musa Efendi de şöyle derdi:

“Zekâtı vermemek, fakirin hakkını gasbetmektir. En çirkin hırsızlıktır. Çünkü hırsızlığın en çirkini, zengin birinin, muhtaç birinden çalmasıdır.”

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yüzakı Dergisi, Yıl: 2024 Ay: Ekim, Sayı: 236