Zekâta Tabi Olan ve Olmayan Hayvanlar

Zekata Tabi Mallar

Hangi hayvanların zekâtı verilir, hangi hayvanların zekâtı verilmez?

Zekâta tabi olan hayvan türlerinin elde bulunması aşağıdaki şekilde olabilir:

a) Ticaret malı olarak elde bulunan hayvanlar ticaret malının zekâtına tabi olur. Meselâ; bir celebin satın alıp, kâr etmek için elde tuttuğu hayvanlarla, ticaret amacıyla beslenip büyütülen kuzu ve buzağılar da ticaret malı sayılır. Bunlar nisaba ulaşınca, yıl sonunda diğer ticaret malları gibi kıymetleri üzerinden kırkta bir zekâta tabi olur.

Meselâ; ticaret amacıyla satın aldığı on koyunu, üç atı, beş sığır cinsi hayvanı olan kimse, yıl sonunda bunların kıymeti üzerinden kırkta bir zekât verir.

b) Sığır, manda ve deve cinsi gücünden yararlanmak için elde bulunursa, temel ihtiyaçlardan sayılır ve zekâttan muaf olur. Hz. Peygamber (s.a.s), “Çalıştırılan hayvandan zekât vermek yoktur.” [1] buyurmuştur.

c) Yılın çoğunu ahırda yemle beslenerek geçiren hayvana “me’lûfe” denir. Bu çeşit hayvanlarda, mübah otlaklarda beslenmemesi ve masraflı bir bakıma tabi olmaları sebebiyle kâr bakımından büyüme ve gelişme yok sayılır. Başka bir deyimle ortak mer’alarda beslenmemeleri yüzünden bunlara toplumun hakkı geçmez. Bu yüzden günümüzde yetiştirip satma gibi bir ticaret amacı olmaksızın sırf eti, sütü veya yavrusu için yılın yarıdan fazla bölümünde ahırda yemle beslenen hayvan türlerinin kendilerine zekât gerekmez. Ancak, bunların sütleri ve bundan elde edilen yağ ve peynirler, hayvanların kesimi sonucu satılan etleri, yine satış için elde tutulan yavruları diğer zekât mallarına eklenerek para veya ticaret malı olarak zekâta tabi olur. Buna göre bu çeşit cins ineklerin ve hayvan çiftliklerinin zekât dışı kaldığı söylenemez. İslâm’ın “me’lûfe” çeşidini zekâttan muaf tutması hayvancılığı teşvik içindir. Çünkü ağılda bakım hem güç, hem de masraflıdır.

d) Yılın yarıdan fazlasını mübah mer’alarda otlayarak beslenen hayvanlara “sâime” denir. Bunların da nisap miktarının altında kalan miktarları zekâttan muaf tutulmuştur. Meselâ; bir kimsenin otuz sekiz tane koyunu, yirmi sekiz sığırı ve dört devesi bulunsa türleri ayrı olan bu sâime hayvanlar yıl sonunda birbirine eklenemez, başka ticaret mallarıyla da birleştirilemez. Bu yüzden de bunlardan dolayı zekât gerekmez. Bu da hayvancılığı teşvik tedbiri olarak değerlendirilebilir.

Bunların dışında kalan at, katır, eşek, tavuk, hindi, tavşan, deve kuşu gibi evcil veya evcilleşmiş hayvanlar sadece ticaret amacıyla bakılırsa, ticaret malı gibi zekâta girer. Fakat gücü, yumurtası için beslenirse geliri üzerinden zekâta tabi olur. Kendisi satılınca da, satıldığı zaman bedeli yıl sonu itibariyle diğer mallarla birlikte zekâta girer.

Dipnot:

[1] Ebû Dâvud, Zekât, 5; Dârimî, Zekât, 36.

Kaynak: Prof. Dr. Hamdi Döndüren, Delilleriyle İslam İlmihali, Erkam Yayınları