Zekâtın Farz Olması İçin Gereken Şartlar
Zekatın farz olması için malda bulunması gereken şartlar.
Bir kimseye zekâtın farz olması için şu şartların bulunması gerekir:
ZEKATIN FARZ OLMASI İÇİN GEREKEN ŞARTLAR
a) Mükellef olmak. Hanefîlere göre, zekâtla yükümlülük için, Müslüman olmanın yanında, akıllı olmak ve ergenlik çağına ulaşmış bulunmak da gereklidir.
Hanefîler dışındaki mezhep imamlarına göre ise, zekâtın farz olması için ergen ve akıllı olmak şart değildir. Bu yüzden çocuğun ve akıl hastasının mallarından da zekât vermek gerekir. Zekâtı bunlar adına velî veya vasîleri öder. Dayandıkları delil şu hadistir: “Malı bulunan bir yetimin velisi olan kimse, bu malı ticaretle çalıştırsın, malı bırakıp da zekât onu tüketmesin.” [1] Bu müctehitlere göre zekât, mala bağlı bir yükümlülük olup, akrabalık nafakasında olduğu gibi, Müslüman ailenin bir ferdi olan mal sahibinde, ehliyet şartları aranmaksızın gerekli olur.
Ancak yukarıdak hadisi şu şekilde değerlendirmek mümkündür: Büluğ çağına gelip zekât yükümlülüğü başladığı halde, yeterli olgunluk kazanamayan kimsenin malını velisi rüşd çağına kadar ona teslim etmeyip kendisi yönetir. Rüşd yaşı da ergenlikten sonra 18-20 yaşına girmek gibi 8-10 yıl kadar devam eden bir süreci ifade eder. İşte bu sürede ergen olup, henüz reşid olmayanın zekâtı velisi eliyle ödenir. Hadiste kastedilen bunlar olmalıdır. Hanefîlerin yaklaşımı bu şekildedir.
b) Nisap miktarı mala sahip olmak. Temel ihtiyaçlardan ve borçtan başka nisap miktarı veya daha fazla bir mala sahip olmak gerekir. Zekât dışı tutulan temel ihtiyaçlar şunlardır: Mesken olarak oturulan ev, evin eşyası, giysiler, binit aracı, mesleği ifa amacıyla kullanılan kütüphane, iş âletleri, üretim için kullanılan fabrika binası, makine, tezgâh vb. aletler, yine kişinin kendisinin ve bakmakla yükümlü olduğu aile bireylerinin bir aylık- daha sağlam görülen başka bir görüşe göre bir yıllık- mutat harcamaları zekâttan muaftır.
Hadislerde mal çeşitlerine göre belirlenen nisap miktarları şöyledir: Altının nisabı yirmi miskal, gümüşün nisabı iki yüz dirhem, koyun ile keçinin nisabı kırk, sığır ile mandanın nisabı otuz, devenin nisabı da beştir. İmam Ebû Hanîfe dışında çoğunluğa göre, tarım ürünlerinden de beş vesk (yaklaşık 653 kg., Kûfeliler’e göre yaklaşık 1 ton) nisap olarak belirlenmiştir. Bu miktarlara ulaşmayan mallar için zekât gerekmez. Nisap miktarları, bu çeşit mallara sahip olanlar bakımından zenginlik sınırını ifade eder. Şah Veliyyullah Dehlevî (ö.1176/1762) zekât nisap miktarlarının Hz. Peygamber döneminde karı, koca, bir çocuk ve hizmetçiden oluşan çekirdek ailenin bir yıllık geçim harcamalarına denk olduğunu belirtir.[2]
Hz. Peygamber Medine döneminde, tarım ürünleri ve hayvanların (mevâşî) zekâtını, düzenli olarak görevlendirdiği “zekât memurları (âmiller)” eliyle toplatmıştır. Nakit para, altın ve gümüşün zekâtını ise, yükümlüler kendileri hesaplayarak getiriyordu. Bu konuda yükümlünün beyanı yeterli görülüyordu.
Dipnotlar:
[1] Tirmizî, Zekât, 15; Mâlik, Muvatta’, Zekât, 12. Bu hadis zayıf olup Tirmizî ile Beyhakî, Amr b. Şuayb’dan babası ve dedesi yolu ile rivayet etmiştir. bk. Zeylaî, Nasbu’r-Râye, II, 331 vd. [2] Dehlevî, Huccetullahi’l-Bâliga, Beyrut 1990, II, 110-114, Terc. M. Erdoğan, II, 131-135; Kardâvî, age, II, 157.
Kaynak: Prof. Dr. Hamdi Döndüren, Delilleriyle Aile İlmihali, Erkam Yayınları
YORUMLAR