Zekatın Verileceği 8 Sınıf
Kur’an’a göre zekat kimlere verilir? Zekatın verileceği yerler nerelerdir? Zekâtın verileceği sekiz sınıf.
Kur’ân-ı Kerîm’de zekâtın kimlere verileceği şöyle sıralanmıştır:
“Sadakalar (zekâtlar) Allah’tan bir farz olarak fakirlere, miskinlere, zekât işinde çalışanlara, kalpleri İslâm’a ısındırılmak istenenlere, kölelere, borçlulara, Allah yolunda olanlara ve yolda kalmışlara aittir. Allah bilendir, tam hüküm ve hikmet sahibidir.”[1]
Abdullah b. Abbas (r. anhümâ)’dan rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber, Muaz b. Cebel’i Yemen’e gönderirken ona şu emri vermiştir: “... Eğer onlar zekâtın farz olduğunu kabul ederek sana itaat ederlerse, Allâh’ın kendilerine zekâtı farz kıldığını ve zenginlerden alınıp fakirlerine verileceğini onlara bildir.” [2] Bu hadis zekâtın devlet tarafından Müslümanların zenginlerinden alınıp fakirlerine harcanacağına delil sayılmıştır.
ZEKATIN VERİLECEĞİ YERLER
Zekâtın verileceği sekiz sınıf şunlardır:
1, 2) Yoksullar ve düşkünler. Nisap miktarı mala sühip olmayan ve geçim darlığı çekenler ilk sırada zekât alacak olanlardır. Miskin denen düşkünler ise hiçbir şeyi olmayan yoksullardır. Hz. Ömer gayrimüslim yoksulların da bu kapsama girdiği görüşündedir.
3) Zekât işlerinde çalışanlar. Ayette geçen “âmil” terim olarak zekât gelirlerini toplamak ve hak sahiplerine dağıtmak için görevlendirilen kişiyi ifade eder.
4) Müellefe-i kulûb. Bu sınıf, kalpleri İslâm’a ısındırılmak istenen kimseleri kapsar. Hz. Peygamber, Mekke’nin fethinde yeni İslâm’a girmiş bazı kimselere zekâttan pay vermiştir. Bunların içinde henüz İslâm’a girmeyenler de vardı.
5) Köleleri özgürlüğe kavuşturmak. Kölelikten kurtulmak, hürriyetini para ile satın almak isteyen kimselere de zekât verilmiştir.
6) Borçlular. Borcu düşüldükten sonra, nisap miktarı malı kalmayan kimseler bu sınıfa girer.
7) Allah yolunda olanlar. Vatan, millet ve din için bilfiil savaşta bulunanlar bu gruba girer. Hatta İmam Şâfiî ve Mâlik’e göre, savaşa katılanlar arasında zengin-yoksul ayırımı da yapılmaz. Çünkü savaşçılar kendi beldelerinde zengin de olsalar, savaş bölgesinde kendi mallarından ayrı yerdedirler. Fî sebîlillâh’ın ikinci anlamı ise; Allah rızasına uygun ve O’na yaklaşmak için yapılan her türlü hayırlı iştir. Buna göre, İslâm’ın yayılması için çalışan ve hayır işlerine koşturan kimseler desteklenmiş olur. İlim öğrenmekte olan kimse de bu sınıfa girer.[3]
8) Yolda kalmış kimse: Yolculuğa çıkan, iyilik ve yararlı bir iş için yolculuk yapan ve gittiği yere yardımsız olarak ulaşamayan kimse bu sınıfa girer.
Zekât vekil aracılığı ile de ehil olan kimselere verilebilir. Vakıf ve dernek yönetimleri zekât kabul ettikleri takdirde, bunu ayrı bir zekât hesabında toplayıp, zekâtın sarf edileceği yerlere dikkatlice harcamalıdır. Bina yapımı, tamiri ve demirbaşlarına harcamak yerine doğrudan zekât alabilecek yoksul, öğrenci vb. ihtiyaç sahiplerine harcamaları gerekir.
Dipnotlar:
[1] Tevbe, 9/60. [2] Buhârî, Zekât, 1; Müslim, Îman, 29; Ebû Dâvûd, Zekât, 5. [3] Kâsânî, age, II, 45.
Kaynak: Prof. Dr. Hamdi Döndüren, Delilleriyle Aile İlmihali, Erkam Yayınları