Zenginlerin Göstermesi Gereken Fazilet
Talebelerini düşünerek îsar yapmak, hoca için yüksek bir fazîlet ise de, firasetli olup ihtiyacını arzedemeyen iffetli hocaefendileri de görüp gözetmek, gözlerine irfan sürmesi çekilmiş basiret ehli zenginlerin göstermesi gereken diğer bir fazîlettir.
Ali Ulvi Kurucu hocaefendi anlatıyor:
“1944 yılında olacak. Nuri ve Hulusi Topbaş beyler hacca geldiler. Dönüşte Kahire’ye uğrayıp Yozgatlı İhsan Efendi’yle görüştüler. İhsan Efendi’nin talebe okuttuğunu görüp çok sevindiler.
“Efendim, bizim memlekette talebe okutan filân kalmadı. Bu talebeler, inşâallah memlekete dönerler de, hizmet ederler...” dediler.
Bizim haberimiz yok. Hoca’ya yardım etmek istemişler. İhsan Efendi:
“Beyler, Allah razı olsun. Benim maaşım var. İhtiyacım yok. Eğer yardım edilecekse, muhtaç talebeler vardır. Yarın memlekete hizmet edebileceklerine kanaatim olan yetişmiş talebelerdir. Onlara yardım edilebilir.” demiş. Onlar da,
“Öyleyse, biz o gençlere maaş bağlayalım.” demişler. Öyle yapılmış... İhsan Efendi, kendinden evvel talebelerini düşünen bir baba idi. Allah rahmet eylesin.”[1]
Varlıklı kimselerin, ilimle meşgul olan âlim ve öğrencilere yönelik yardımcı olmaları, çok yönlü bir sadak-i câriyedir. Onlar için de büyük bir fırsattır.
[1] M. Ertuğrul Düzdağ, Üstad Ali Ulvi Kurucu Hatıralar, II, 35-36.
Kaynak: Dr. Adem Ergül, Medeniyet Öncülerimizden 365 Lider Davranış, Erkam Yayınları