Zikirden Kopmayan Erler
Zikrin, en değerli dünya metâlarından ve saltanatından da kıymetli olduğunu lâyıkıyla idrâk eden kâmil bir mü’mini, hiçbir şey Allâh’ın zikrinden alıkoyamaz.
Dünya nîmetleri, iki uçlu bir bıçak gibidir; onu doğru kullanmasını bilen ârif gönüller için bir ziynet iken, Allâh’ı ve âhireti unutacak derecede câzibesine kapılıp gaflet sarhoşluğuna düşenler için, büyük bir fitne ve hüsran sebebidir. Bunun içindir ki dünyaya gönül verenlerin misâli, okyanus ortasında dümeni kırılmış bir gemi gibidir ki hangi girdapta helâk olacağı meçhuldür.
Dünyevî menfaatlere ve nefsânî arzulara duyulan aşırı muhabbet; insanın Allah ile münâsebetini ifsâd eder, ibadet hayâtını kuru bir geometri ve ruhsuz bir şekil hâline getirir, gönüllerin feyz ve rûhâniyetine zehir saçar. Rabbimiz, dünyanın ruhları narkoze eden efsûnuna kanmaktan ve onun boş hülyâları peşinde ömür tüketmekten bizleri şöyle îkaz buyurmaktadır:
“Bilin ki dünya hayâtı ancak bir oyun, eğlence, bir süs, aranızda bir övünme ve daha çok mal ve evlât sahibi olma isteğinden ibârettir. Tıpkı bir yağmur gibidir ki, bitirdiği, ziraatçilerin hoşuna gider. Sonra kurur da sen onun sapsarı olduğunu görürsün; sonra da çer-çöp olur. Âhirette ise çetin bir azap vardır. Yine orada Allâh’ın mağfireti ve rızâsı vardır. Dünya hayâtı aldatıcı bir menfaatten başka bir şey değildir.” (el-Hadîd, 20)
“Ey îmân edenler! Mallarınız ve çocuklarınız sizi Allâh’ın zikrinden alıkoymasın. Kim bunu yaparsa işte onlar, ziyâna uğrayanlardır.” (el-Münâfikûn, 9)