Zilzâl Suresi 8. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Zilzâl Suresi 8. ayeti ne anlatıyor? Zilzâl Suresi 8. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...
Zilzâl Suresi 8. Ayetinin Arapçası:
وَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ شَرًّا يَرَهُ
Zilzâl Suresi 8. Ayetinin Meali (Anlamı):
Kim de zerre kadar bir kötülük yapmışsa, onu görür.
Zilzâl Suresi 8. Ayetinin Tefsiri:
Nihayet
iyilere amel defterleri sağ tarafından, kötülere de sol tarafından verilir.
(bk. Hâkka 69/19-37; İnşikâk 84/7-15) Dünyada küçük büyük bütün yaptıkları amel
defterlerine yazılmıştır. Amellerini eksiksiz orada görürler. Zerre ağırlığınca
bir iyilik yapmış olsalar, onu görürler. Yine zerre kadar kötülük işlemiş
olsalar onu görürler. الذرة (zerre), gözle
görülür görülmez derecede küçük karınca, güneş ışığında sezilebilecek
zerrecikler demektir. Burada maksat, beşer hissiyâtının sezebileceği en küçük
şeyle sorumluluğun en küçük miktarını bildirmektir. En küçük bir iyiliğin veya
kötülüğün bile Allah katında kaybolmayacağını haber vermektir. Zira her şey, en
küçük bir ihmale uğramadan o defterlerde kayıt altına alınmıştır. Mevzuyla
alakalı diğer âyet-i kerîmelerde şöyle buyrulur:
“Herkesin amel defteri önüne konulacak; sen günahkârların o
defterde yazılı olanlardan dolayı ödleri patlayacak şekilde korktuklarını
göreceksin. Hayretler içinde: «Yazıklar olsun bize! Bu nasıl defter ki, küçük
büyük demeden, hiçbir şeyi dışarıda bırakmadan ne yapmış, ne söylemişsek
hepsini saymış dökmüş!» diyecekler. Böylece yaptıkları her şeyi amel
defterlerinde bulacaklar. Rabbin hiç kimseye zulmetmez.” (Kehf 18/49)
“Kıyâmet günü herkes dünyada iken yaptığı iyilik ve kötülükleri
önünde hazır bulacak; ama kendisi ile günahları arasında çok uzun bir mesafe
olmasını isteyecek. Allah sizi azabından sakındırıyor. Çünkü Allah, kullarına çok şefkatlidir.” (Âl-i İmrân 3/30)
Madem
insan o gün, zerre miktarı kadar bile olsa yaptığı bütün iyilikleri ve kötülükleri
görecek, o halde o, dünyadayken hesabını zerre miktârına göre yapmalıdır.
“Küçüktür, bundan bir şey olmaz” diyerek mekruhları bile işlemekten kaçınacağı
gibi, “küçüktür, bunun bir faydası olmaz” diyerek de en küçük iyilikleri bile
ihmal etmemeli, elinden geldiği kadar iyilik yapmalıdır. Günahın küçüklüğüne
değil, onu kime karşı işlediğine; iyiliğin küçüklüğüne değil, onu kimin adına
yaptığına dikkat etmelidir. Nitekim Resûlullah (s.a.s.) hiçbir iyiliğin önemsiz
olmadığını ve hiçbir günahı basit görmemek gerektiğini şöyle ifade buyurur:
“Yarım hurma ile veya bir güzel sözle olsa bile kendinizi ateşten
koruyun.” (Buhârî, Edeb 34; Müslim, Zekât 66-70)
“Sizden bir şey isteyeni eli boş geri göndermeyin; kızartılmış
koyun veya sığır tırnağı bile olsa verin.” (Mâlik, Muvatta’, Sıfatü’n-Nebi
5)
“Âişe! İnsanların küçümsediği günahlardan uzak dur. Çünkü onları
da kaydeden görevli melekler vardır.” (İbn Mâce, Zühd 29; Dârimî, Rikâk 17)
Rivayete
göre, bir fakir müminlerin annesi Hz. Aişe’den yiyecek bir şeyler istedi.
Önünde bir miktar üzüm vardı. Orada bulunan birisine:
“-
Bir tane al ve bunu ona ver” dedi. Bu kişi ona hayretle bakmaya başladı. Bunu
gören Aişe (r.a.) şöyle dedi:
“-
Buna hayret mi ediyorsun! Biliyor musun, bu bir tanede kaç tane zerre ağırlığı
vardır.” (Muvatta’, Sadaka 6)
Sa‘d
b. Ebi Vakkas (r.a.), birisine sadaka olarak sadece iki hurma verdi. Dilenci
elini kapattı. Dilenciye şöyle dedi:
“-
Allah bizden zerrelerin ağırlığını dahi kabul eder. İki hurma tanesinde ise
pek çok zerre ağırlığı vardır.” (Kurtubî, el-Câmi‘, XX, 152)
Lokmân
(a.s.)’ın oğluna verdiği şu nasihat ise bu açıdan ne kadar tesirli ve
mânidârdır:
“Evlâdım! Yaptığın iyilik veya kötülük hardal tanesi ağırlığında
bile olsa, bir kayanın içinde saklı da olsa, göklerin veya yerin herhangi bir
noktasında bile bulunsa, Allah onu çıkarıp âhirette karşına getirir. Çünkü
Allah her şeyi bütün incelikleriyle bilir, her şeyden hakkiyle haberdardır.” (Lokmân
31/16)
Anlaşıldığı
üzere bu âyetlerde sadece mahşer yerinde “amellerin görülmesi”nden bahsedilir.
“Amellerin karşılığının görülmesi” ise hesaptan ve her biri kişi hakkında
“cennetlik” ya da “cehennemlik” hükmü verilmesinden sonradır. Hesap sırasında
Cenâb-ı Hak bazı günahları affedebilir. Bazı kullarına şefaat yetkisi
verebilir. Onların şefaatiyle bir kısım insanları affedebilir. Mü’minlerin
amellerini bire ondan başlayıp, bire yüz, bire yedi yüz ve daha fazla bir
karşılıkla mükâfatlandırabilir. (bk. Bakara 2/161; En‘âm 6/160) Kur’ân-ı Kerîm’in
haber verdiğine göre kıyamet günü pek çok safhalardan oluşur. Her safhanın
kendine göre hadiseleri ve manzaraları olur.
Şimdi,
o dehşetli güne hazırlık yapmak üzere insanın öncelikle en büyük düşmanı olan
kendi nefsiyle çok kapsamlı bir mücahedeye girişmesi ve bu konuda sabahları
erkenden düşmana saldıran iyi eğitilmiş savaş atları gibi uyanık ve gayretli
olması gerektiğini açıklamak üzere Âdiyât sûresi geliyor:
Zilzâl Suresi tefsiri için tıklayınız...
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
Zilzâl Suresi 8. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...