Ziynet Eşyası Kullanırken Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar
Dr. Ahmet Hamdi Yıldırım “Kadının ziynet eşyasını kullanması ve mehri hakkında bilgi verir misiniz?” sorusunu cevaplıyor.
ZİYNET EŞYALARININ ZEKATI
Altın veya gümüşten yapılmış süs takımları, tablo, kap, kaşık, çatal ve benzerleri için nisap miktarına ulaşınca zekât gerekir. Çünkü altın ile gümüş büyüyen mallar olup, bunlar yaratılış olarak ticaret için hazırlanmıştır. Ayrıca bunların özünde satış bedeli olma (semen) niteliği vardır. Bu yüzden ister külçe, ister döküm, isterse insanlar için süs eşyası olarak elde bulunsun, sahibi bunların zekâtını vermekle yükümlü bulunur.
Zînet altınlara zekâtın gerekli oluşu şu hadise dayanır: Amr İbn Şuayb babası yolu ile dedesinden şunu nakletmiştir:
“Yemen’li bir kadın kızı ile birlikte Hz. Peygamber’in yanına geldi, kızının kolunda iki tane altın bilezik vardı. Hz. Peygamber ile bu kadın arasında şu konuşma geçti:
Allah’ın Elçisi sordu:
- Bunların zekâtını veriyor musun?
- Hayır.
- Kıyamet gününde Yüce Allah’ın bu iki bileziği senin koluna ateşten bilezik olarak takmasını ister misin?
Bunun üzerine kadın, bilezikleri kızının kolundan çıkarıp Allah Elçisi’nin önüne bıraktı ve şöyle dedi: “Bilezikler Allah ve Rasûlü’ne aittir.”[1]
Hanefîlere göre altın ve gümüşten yapılan süs eşyaları zekâta tâbidir. Meselâ altın ve gümüşten yapılmış bilezik, kolye, gerdanlık, bileklik, küpe gibi kadın süs eşyası nisaba ulaşır ve üzerinden de bir yıl geçmiş bulunursa, o günkü altın veya gümüş fiyatları ile değeri bulunur ve kırkta bir zekât verilir.
İmam Şâfiî, Mâlik ve Ahmed İbn Hanbel’e göre ise mübah olan kadın süs eşyası zekâta tâbi değildir. Ancak Şâfiîlere göre, kadın süs eşyasında israfa kaçarsa, meselâ 200 miskal (yaklaşık 800 gr. altın) ağırlığında süs eşyası bulundurursa zekâtını vermesi gerekir.[2]
Abdullah İbn Ömer’in kızlarına ve cariyelerine taktığı zînet eşyasından zekât vermediği rivayet edilmiştir.[3] Ancak ticaret veya ihtiyaç zamanı için elde tutulan zînet eşyasına ise zekât gerekir. Burada kıymet değil ağırlık esas alınır.[4]
Kadınlara ait süs eşyasına zekâtın gerekip gerekmediği konusunda görüş ayrılığına düşen mezhep imamları, aşağıdaki iki konuda görüş birliği içindedir:
a) Altın ve gümüş dışında yakut, inci, zümrüt, elmas gibi değerli madenlerden yapılmış bütün süs eşyaları zekâta tâbi değildir.
b) Erkekler tarafından kullanılan veya dince kullanılması caiz görülmeyen altın-gümüş bütün süs eşyası zekâta tâbidir.[5]
Ebû Hanîfe ile Ebû Yûsuf’a göre, altın ve gümüşten yapılan zînet eşyasına veya ibrik, tablo, kaşık, çatal gibi ev eşyasına nisap miktarına ulaşınca kendi cinslerinden zekât verilecekse sanat değerlerine bakılmaksızın tartıları esas alınır. İmam Züfer’e göre kıymetlerine, İmam Muhammed’e göre ise yoksulun lehine olana itibar edilir. Fakat bu zekât kendi cinslerinden olmayan bir mal ile ödenecekse bu takdirde tartılarına değil, kıymetlerine göre işlem yapılır.
Dipnotlar:
[1] Nesâî, Zekât, 69; Ebû Dâvud, Sünen, I, 358. Bu hadis zayıftır. [2] Şirbinî, age, I, 390 vd; Şirâzî,age, I, 158 vd. [3] Mâlik, Müdevvene, I, 8, II, 22, 53. [4] İbn Kudâme, age, III, 9-17. [5] Şâfiî, Ümm, II, 36; Kurtubî, Câmi’, II, 136.
Kaynak: Prof. Dr. Hamdi Döndüren, Delilleriyle İslam İlmihali, Erkam Yayınları