Zümer Suresi 63. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Kuran Meali ve Tefsiri

Zümer Suresi 63. ayeti ne anlatıyor? Zümer Suresi 63. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Zümer Suresi 63. Ayetinin Arapçası:

لَهُ مَقَال۪يدُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ وَالَّذ۪ينَ كَفَرُوا بِاٰيَاتِ اللّٰهِ اُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْخَاسِرُونَ۟

Zümer Suresi 63. Ayetinin Meali (Anlamı):

Göklerin ve yerin anahtarları O’nun katındadır. Allah’ın âyetlerini inkâr edenlere gelince, işte onlar hüsrâna uğrayanların tâ kendileridir.

Zümer Suresi 63. Ayetinin Tefsiri:

Vekil, “birinin adına onun işlerini idare eden, bu hususta kendisine güvenilen kişi”dir. Allah Teâlâ’nın güzel isimlerinden اَلْوَك۪يلُ (Vekîl), “kulun kendisine dayanıp güvendiği, umduğuna erişip korktuğundan emin olabilmek için yardımına bel bağladığı yüce varlık” anlamına gelir. Bu âyette ise, “bütün varlıkları tek başına kudret elinde bulunduran, hiçbir ortağı olmaksızın onları idare eden, koruyup gözeten, her şey üzerinde mutlak tasarruf sahibi” mânasında kullanılmıştır. Her şeyi yoktan yaratan Allah, onları tek başına idare etmekte ve onlarda istediği tasarrufu yapmaktadır. Göklerin ve yerin anahtarları, bunlardaki tüm hazinelerin anahtarları da yalnızca O’nun kudret elindedir. O’nun izni ve iradesi olmadan bunlardan hiç kimseye bir payın ayrılması mümkün değildir. O halde Allah’ın âyetlerini inkâr edip O’nun kahrını ve azabını celbedenlerin, tam bir hüsrana uğrayacaklarında şüphe yoktur.

Burada şu gerçeğe temas etmekte fayda vardır: Allah Teâlâ’nın bu kâinatta cârî olan iki kanunu veya kanunlar mecmuası vardır. Bunlardan biri, O’nun kudret ve irade sıfatlarından gelen, bütün eşya ve hâdiselerin yaratılışı, idâresi ve tasarrufuyla ilgili olup fennî-aklî ilimlerin konusu olan kanunlardır. Diğeri ise dindir. Cenâb-ı Hak, Kur’ân-ı Kerîm’de her iki grup kanundan da “âyet”, “Allah’ın âyeti, âyetleri” diye bahseder ve bu kanunlardan her ikisi de kullardan kendilerine uymalarını; neyi gerektiriyorsa onu yapmalarını ve neyi yasaklıyorsa ondan kaçınmalarını ister. Bu kanunlar birbirini tamamıyla destekler ve aralarında en küçük bir çelişki yoktur. Bunlar ruhla beden, etle kemik gibidir. Birbirlerinden ayrı düşünülmeleri de mümkün değildir. Buna göre dinî kanunlara itaat etmenin veya karşı gelmenin karşılığı kısmen dünyada, büyük ölçüde ise âhirette görülür. Buna karşılık şeriat-i tekvîniyye ve şeriat-i fıtriye denilen diğer kanunlara uymanın veya uymamanın karşılığı ise büyük ölçüde dünyada, dinî sorumlulukla alakalı olduğu nispette de âhirette görülür. Meselâ; sabrın neticesi başarı, tembelliğin cezası ise mahrumiyettir. Çalışma serveti, sebat ise zaferi getirir. Dolayısıyla gerçek bir mü’min ve müslüman olmak, bu ilâhî kanunların her ikisine de uymaktan geçer. müslümanlar, bilhassa dini yaşamadaki ihmallerine ilave olarak eşya ve hâdiselerle ilgili kanunların gereklerini yerine getirmedikleri zaman dünyada bu kanunlara uyan kâfirler karşısında kaybetmişlerdir ve kaybetmeye mahkûmdurlar. Buna karşılık Allah’ın kitabındaki vahiylerini, âyetlerini, kanunlarını reddeden kâfirler ise, âhirette mutlaka kaybedecekelri için ebedî hüsranda olanlardır. (bk. Ünal, s. 1013)

O halde:

Zümer Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Zümer Suresi 63. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...